Akça’dan Hristostomos’a açık mektup!

Akça’dan Hristostomos’a açık mektup!


post-img

Siyasete din adamlarının karışması şüphesiz vahim’dir.İnsanlık, tarih boyunca din adına söylemlerle birbirine düşman edildi.Cenneti kazanmak amacıyla, Birbirini Tanrı adına öldürdü.Hele ki, halkın değer verdiği din adamlarının dürüst ve doğruluğu çarpıtması, tarihteki büyük felaketlerin en büyük tetikçisi olmuştur.

Oysa Tanrı sadece iyilik emrediyor. Öldürmeyeceksin! Diyor.İnsanları birbirine düşürmeyeceksin! Diyor.Din adamlarının çok dikkatli olması, insanları kışkırtması değil, sevgi ve barışı önermesi beklenir.Şüphesiz ki, tüm dinlere göre,Tüm insanların Tanrı’sı TEK’dir. Bir’dir.Ve o Tanrı inanıyoruz ki, gizlediğimizi de açığa vurduğumuzu da bilir. Eminiz ki Sevgili Papaz bu gerçeği bizden daha iyi biliyordur. Doğal olarak her şeyden önce biz, Bir din adamı olan Papazdan Türklerden değil, Tanrı’dan korkmasını gerçekleri çarpıtmamasını, yalan söylememesini bekliyoruz.Kıbrıslı Türkler olarak, bir din adamı olan papazdan, insanları birbirine düşman etmeyi değil, adada huzur ve barışa katkı sağlamasını, gerçeklerin altını imzalamasını bekliyoruz.Tarihi gerçekler ışığında Baş Papaz II . Hristostomos adına bir Mektup hazırladık ve verdik. Kendisinden dürüstlük beklediğimiz Papazın, bu mektubu imzalayıp bize vermesini bekliyoruz.

Mektubun Metni Şudur:

DÜNYA İNSANLIĞINA SESLENİŞİMİZDİR..!

‘’1571 Öncesinde, kiliselerimiz kapatan, insanlarımızı öldüren, bizleri adadan kovan korsanlara karşı, 52.000 Şehit vererek adayı korsanlardan kurtaran, adaya dönmemize sebep olan, kiliselerimizi açan, 300 Yıl boyunca huzur ve güven içinde yaşamamızı sağlayan Türklere Teşekkürü borç biliriz. Kıbrıs’ın Tapusunun Türklere ait olduğunu kabul ediyoruz. Kıbrıs’ı Türklerin 100 Yıllığına İngilizlere kiraya verdiğini kabul ediyoruz. 1. Dünya Savaşı sonrasında oldu-bittiye getirilerek Kıbrıs’ın Türklerin elinden alındığını kabul ediyoruz.Uluslar arası hukuk gereği Vakıf arazilerinin iade edilmesi gerektiğini kabul ediyoruz.

Ayrıca Girit ve Mora’da Türklere yapılan yüz kızartıcı soykırımdan dolayı özür diliyoruz.Girit’te 200 Bin Müslüman Türk’e karşılık, 60 bin Hıristiyan yaşadığını biliyoruz. Barış adına, İngiltere, Fransa, İtalya, Rusya devletlerinin müdahalesi ve Uluslararası baskı ile Türk askerinin Girit’ten çekilmesinin ardından, Yunanistan’a bağlanan Girit’te, Türklerin elinden silahlarının alınıp (Bosna’da olduğu gibi) tamamen soykırıma uğramasından Tanrı katında büyük utanç duyuyoruz. Kadınlara ve çocuklara yapılan tecavüz ve işkenceleri insanlık suçu olarak kabul ediyoruz.Mora’da bir hafta içinde 32 bin Türk’ün işkence ile yok edildiğini, Yunan Çete reisi Kolokationes’in Yukarıhisar kapısından başlayarak ilerlediği zafer yürüyüşünde söylediği; ‘’Yol boyunca atımın ayakları yerdeki cesetlerden neredeyse yere değmedi!’’ sözünün utancını dile getirmek için söyleyecek kelime bulamıyoruz. “Mora’daki soykırım ancak öldürecek başka Türk kalmadığında sona erdi”. William St. Clair Tarihçi Bu utancı vicdanımızda hafifletmek amacıyla, Girit ve Mora’da Türkler adına ÖZÜR ABİDESİ’ni kendi ellerimle açacağıma buradan söz veriyorum demişti.Tanrı katında, kimsenin gerçekleri saptırma hakkı olmadığını bir din adamı olarak kimseden korkmadan açıkça söylüyorum. Gerçekleri çarpıtarak, bu utançla Tanrı katına gidilemeyeceğini, göklerin krallığına ulaşılamayacağını, tüm insanlığa bir din adamı olarak hatırlatıyorum.Tıpkı Girit ve Mora’daki gibi, Kıbrıs’ı da önce Yunanistan’a bağlayıp daha sonra Adadaki Türkleri Akritas Planıyla bir gecede toptan yok etmenin planlarının yapıldığını, 1974’e kadar binlerce Türk’ün öldürüldüğünü, Makarios’un ‘’Türk askeri gelmeye kalktığında, kurtarılacak Türk kalmayacağı!…’’ Tehditleriyle soykırımın sürdürüldüğünü, Türklerle bir arada yaşayacak güvenin yok edildiğini bütün dünya’ya itiraf ediyorum.

1974 yılındaki Barış Harekatıyla dökülen kanları durduran, aman dileyene el kaldırmayan,tıpkı 1571’den sonraki 300 yıl gibi, 40 yıldır huzur ve barış içinde yaşamamızı sağlayan Türk Askerine şükranlarımızı sunuyorum.Adada 40 Yıldır kan akmadığını, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin çözümün ta kendisi olduğunu, Türk Devletini ilk bizim tanımamız gerektiğini erdemli bir din adamı olarak kabul ediyorum.Kıbrıs’ı Birleştirme senaryolarının altında bir oyun olduğunu itiraf ediyorum.Yugoslavya, Irak, Libya, Suriye’de görüldüğü gibi, Dünya’da Ülkeleri kolay sömürmek için parçalayan zihniyetin, Kıbrıs’ta ise çözüm diye sundukları birleştirme planının altında, Kıbrıs’lı Türklerin yarım kalan imhasını tamamlama gayesi olduğunu biliyorum.Ayrıca bu emperyalist zihniyetin, Kıbrıs’ı bir üs olarak kullanmak, kaynaklarını sömürmek amacı taşıdıklarını, adada yaşayan Türk ve Rumların huzur içinde yaşamalarının, bunların umurunda olmadığını aklımla ve kalbimle görüyorum. Kıbrıslı Türklerin ve Rumların barış içinde yaşayabilmesi için Türk askerinin adada olması bir şanstır.

Türk askerinin adadan çekilmesi halinde, kışkırtmalarla insanların birbirini boğazlayacak hale getirileceğini, İnsanlık düşmanlarının Girit ve Mora’da yaşananları, ilk fırsatta burada tekrar sahneye koyacaklarını Tanrı’dan utanarak, erdemli bir din adamı olarak bütün bu gerçekleri açıkça itiraf ediyorum.Son olarak İnsanlığa mesajımız şudur:‘’Dünya bize ait değil, biz dünyaya ait’iz.

İsa’nın dediği gibi, ‘’Hepimiz aynı Baba’nın çocuklarıyız.’’Müslümanların dediği gibi ‘’Hepimiz aynı varlıktan geldik!’’

Dünya hepimize yeter. Yeter ki vicdanımızın sesini duyalım. Birbirimize saygılı olalım. Geçici dünyada insanca bir iz bırakalım. SİZİ SEVİYORUZ!’’ İşte bizim erdemli bir din adamı olarak Papaz’dan duymak istediğimiz sözler budur. Sevgili Papaz’dan imzalamasını ve bize göndermesini beklediğimiz mektup budur.

Saygılarımızla…
Latif AKÇA
R.Rauf Denktaş Derneği Başkanı



Haberin kaynağı için tıklayınız